TCK 158/1-F NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇU

TCK 158/1-F CEZASI NE KADAR?

5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun “Nitelikli Dolandırıcılık” başlıklı 158. maddesinde Bilişim sistemleri, Banka veya Kredi kartı yoluyla dolandırıcılık suçu düzenlenmiştir. İlgili düzenleme gereği TCK 158/1-F cezası dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasıdır.

TCK Madde 158- (1) Dolandırıcılık suçunun;

f) Bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle,

İşlenmesi halinde, üç yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, (e), (f), (j), (k) ve (l) bentlerinde sayılan hâllerde hapis cezasının alt sınırı dört yıldan, adli para cezasının miktarı suçtan elde edilen menfaatin iki katından az olamaz.

(2) Kamu görevlileriyle ilişkisinin olduğundan, onlar nezdinde hatırı sayıldığından bahisle ve belli bir işin gördürüleceği vaadiyle aldatarak, başkasından menfaat temin eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

(3) Bu madde ile 157 nci maddede yer alan suçların, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi hâlinde verilecek ceza yarı oranında; suç işlemek için teşkil edilmiş bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde verilecek ceza bir kat artırılır.

Banka Hesabını Kiralamak Suç Mudur?

Banka hesaplarınızı para karşılığı 3. kişilere kiralamak cezai ve hukuki açıdan oldukça riskli bir harekettir. Banka hesabınızı kullanan kişilerin işlediği suçlardan kaynaklı olarak dolandırıcılık gibi suçlardan yargılanma ihtimaliniz gündeme gelebilir. Dolandırıcılık suçlarında suçu asıl işleyen fail, yakalanmamak için 3. Kişileri hile ile aldatıp, banka hesaplarını kullanmaktadır. Bu nedenle bu hususta dikkat etmekte fayda bulunmaktadır.

TCK 158/1-F KREDİ KARTI DOLANDIRICILIĞI

TCK 158/1-F EMSAL BERAAT KARARI

TCK 158/1-F BANKA HESABI KULLANDIRMA (DOLANDIRICILIK) SUÇU EMSAL BERAAT KARARI

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 30.04.2025 T. 2024/24160 E. 2025/3482 K.
“Dosya kapsamına göre; müşteki …’in banka hesabından bilgisi olmadan çekilen 2.000,00 Türk lirasının sanığın hesabına aktarılmasından sonra sanık tarafından bu paranın Rusya Devletinde bulunan kişilere gönderilmesi eylemi nedeniyle sanık hakkında bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle dolandırıcılık suçunu işlediğinden bahisle mahkûmiyet kararı verilmiş ise de, sanığın aynı eylemleri nedeniyle müştekiler … ve …’un şikâyeti ile açılan Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/71 sayılı soruşturma dosyasında, suça konu olayın müştekilerinin ayrı kişiler olması ve banka hesaplarının farklı illerde olması gerekçesi ile müşteki … yönünden tefrik kararı verilerek Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/528 sayılı soruşturma dosyasına kaydının yapılmasını takiben, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verilmesi sonrasında, incelemeye konu kamu davasının iddianamesinin düzenlendiği, diğer müşteki … yönünden Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 2007/71 soruşturma sayılı dosyasından soruşturmasının devamına karar verilmesinin ardından, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı verilmesini müteakip, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17/07/2007 tarihli iddianamesi ile açılan kamu davasının yapılan yargılaması sonunda, bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle hırsızlık suçundan sanığın mahkûmiyetine ilişkin Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 18/02/2014 tarihli, 2007/468 esas, 2014/89 sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20/06/2016 tarihli ve 2016/6021 esas, 2016/11619 karar sayılı ilâmı ile; “Dosya kapsamına göre; sanığın öğrenci olduğu Sinop ilinde internet ortamında ICQ programında tanıştığı Rusya Devletinde bulunan kişilerin sanığa şirketlerinin bilgisayar yazılımı yaparak Türkiye’de bulunan firmalara sattıklarını ancak ücretlerin ödenmesinde problem yaşadıklarını bu nedenle de firmalar ile aralarında çıkacak anlaşmazlıkları çözecek iyi derecede İngilizce bilen eleman aradıklarını söyleyerek iş teklif ettikleri, sanığın da öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için teklifi kabul ettiği, bu kişilerin sanığın hesabına suç tarihinde para havale ederek bu parayı… vasıtasıyla göndermesini istedikleri, sanığın iş sözleşmesini göndermelerini istediğinde ise sana güvenmemiz için bu havaleleri gönder sonra sözleşmeyi göndereceğiz demeleri üzerine sanığın havaleyi gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanığın savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeter bir delil bulunmadığı gözetilmeden beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi,” şeklindeki bozma kararını müteakip, mahkemesince yeniden karar verilmek sureti ile sanığın, banka hesabına gelen paraları Rusya Devletinde bulunan kişilere göndermesi eyleminin üzerine atılı bilişim sistemlerini kullanmak suretiyle hırsızlık suçunda, sanığın savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkûmiyetine yeter bir delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiş olduğu ve anılan kararın 01/06/2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmakla, sanığın benzer nitelikteki eylemleri nedeniyle yapılan incelemeye konu yargılama sonucunda sanığın beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”

Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.

II. DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

  1. Katılanın, 16.09.2005 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatında, 14.09.2005 tarihinde İzmir Garanti Bankası Kıbrıs Şehitleri Şubesinden arandığını ve 08.09.2005 tarihinde hesabından 2.000,00 TL paranın EFT yöntemi ile Sinop…. Şubesinde …. numaralı hükümlünün hesabına geçirildiğini ve bu kişi tarafından da bu paranın çekildiğini öğrendiğini beyanla şikayetçi olduğu belirlenmiştir.
  2. Hükümlünün aşamalarda, olay tarihinde doktora öğrencisi olduğunu, ICQ programından Ruslarla konuşurken kendisine bilgisayar programı sattıklarını ancak iyi İngilizce bilen bir kişiyi aracı kılmak istediklerini belirtip kendisini bayi olarak kullanmak istediklerini teklif ederek bu bilgisayar programından %5 kar payı vereceklerini söylediklerini, bunlara inanıp kimlik ve hesap bilgilerini verdiğini, ertesi gün kendisini arayıp hesabına para yatırıldığını, bu parayı bildikleri hesaba göndermesini istediklerini, kendisinin de hesabına aktarılan parayı bildirilen hesaba havale ettiğini, olay nedeniyle kendisinin de kandırıldığını belirttiği belirlenmiştir.
  3. Cari hesap ekstresine göre, hükümlüye ait hesaba …’a ait hesaptan 07.09.2005 tarihinde 1.400,00 YTL; 08.09.2005 tarihinde ise yine hükümlüye ait hesaba katılan …’a ait hesaptan EFT aracılığıyla 2.000,00 YTL para gönderildiği ve hükümlü tarafından bu paranın çekildiği belirlenmiştir.
  4. Sinop Cumhuriyet Başsavcılığının 08.03.2007 tarihli tefrik kararı ile olayın müştekilerinin ayrı kişiler olması ve işlem yapılan hesapların farklı illerde olması nedeniyle soruşturma evrakının müştekiler yönünden tefrikine karar verildiği ve dosyanın müşteki … yönünden Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına yetkisizlik kararı ile gönderildiği, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 17.04.2007 tarihli iddianamesi ile, hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanun’un 142/2-e maddesi uyarınca açılan dava ile yapılan yargılama neticesinde Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 18.02.2014 tarihli kararı ile “07.09.2005 tarihinde katılanın Garanti Bankası …. Şubesi’nden 3.500,00 TL’nin EFT internet aracılığıyla inceleme dışı sanık A.G.K.’nın Koçbank …. Şubesine aktarıldığı, 1.400,00 TL’nin ise hükümlünün Sinop …. Şubesine aktarıldığı, sanıklar yargılama sırasında internet ortamında kandırıldıklarını Rus bir şahsın talebi üzerine hesap numaralarını verdiklerini ve bu işlemleri komisyon karşılığı yaptıklarını belirtmiş olup katılanın bilgisi dışında hesabına girilip hesabından internet aracılığıyla para aktarımının temini bilişim yoluyla hırsızlık suçunu oluşturduğu” gerekçesiyle hükümlü hakkında 5237 sayılı Kanun’un 142/2-e, 62. maddeleri uyarınca 2 yıl 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu hükmün hükümlü müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarihli ve 2016/6021 Esas, 2016/11619 Karar sayılı kararı ile “Dosya kapsamına göre; sanığın öğrenci olduğu Sinop ilinde internet ortamında ICQ programında tanıştığı Rusya Devletinde bulunan kişilerin sanığa şirketlerinin bilgisayar yazılımı yaparak Türkiye’de bulunan firmalara sattıklarını ancak ücretlerin ödenmesinde problem yaşadıklarını bu nedenle de firmalar ile aralarında çıkacak anlaşmazlıkları çözecek iyi derecede ingilizce bilen eleman aradıklarını söyleyerek iş teklif ettikleri, sanığın da öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için teklifi kabul ettiği, bu kişilerin sanığın hesabına suç tarihinde para havale ederek bu parayı… vasıtasıyla göndermesini istedikleri, sanığın iş sözleşmesini göndermelerini istediğinde ise sana güvenmemiz için bu havaleleri gönder sonra sözleşmeyi göndereceğiz demeleri üzerine sanığın havaleyi gerçekleştirdiğinin anlaşılması karşısında; sanığın savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeter bir delil bulunmadığı gözetilmeden beraatine karar verilmesi gerekirken mahkumiyetine karar verilmesi” nedeniyle bozulmasına karar verilmesini müteakip Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli kararı ile bozma kararına uyularak hükümlünün savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeter bir delil bulunmadığı gerekçesiyle 5271 sayılı Kanun’un 223/2-e maddesi uyarınca beraat kararı verildiği ve bu karara karşı hükümlü müdafiinin istinaf başvurusunda bulunduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Ceza Dairesinin 04.05.2017 tarihli ve 2017/1106 Esas, 2017/1003 Karar sayılı kararı ile istinaf başvuru talebinin temyiz mahiyetinde kabulü ile Yargıtay’ca değerlendirilip karar verilmek üzere, 5271 sayılı Kanun’un 279/1-b maddesi uyarınca hükümlü müdafiinin istinaf başvurusunun reddine, dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmek üzere ilk derece mahkemesine tevdiine karar verildiği, Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesince hükmün istinaf kararı ile 01.06.2017 tarihinde kesinleştiğine dair kesinleşme şerhi düzenlendiği belirlenmiştir.
  5. Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 20.06.2016 tarihli ve 2016/6021 Esas, 2016/11619 Karar sayılı kararı da dikkate alınarak, Rusya devletinde bulunan kişilerin, bilgisayar yazılımı yaparak Türkiye’de bulunan firmalara sattıklarını ancak ücretlerin ödenmesinde problem yaşadıklarını, iyi derecede İngilizce bilen bir eleman aradıklarını söyleyerek iş teklifinde bulundukları hükümlünün, öğrenci olması nedeniyle harçlığını çıkarmak için bu teklifi kabul ettiği ve 08.09.2005 tarihinde Rusya devletinde bulunan bu kişilerin hükümlünün hesabına katılanın hesabından para havale ettikleri ve bu parayı… aracılığıyla göndermesini istedikleri, hükümlünün de hesabına gönderilen parayı belli bir komisyon karşılığında bu şahıslara havale ettiğinin anlaşılması karşısında, hükümlü hakkında, savunmasının aksine suç kastı ile hareket ettiğine dair mahkumiyetine yeterli delil bulunmadığından atılı suçtan beraatine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.

III. KARAR

  1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
  2. İzmir 6. Asliye Ceza Mahkemesinin, 26.01.2010 tarihli ve 2007/447 Esas, 2010/54 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 309/3. maddesi gereği oybirliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
  3. 5271 sayılı Kanun’un 309/4-d maddesi uyarınca bozma nedeninin hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektirdiğinden, hükümlü hakkında mahkemece hükmedilen bu CEZANIN KALDIRILMASINA,

DOLANDIRICILIK KASTININ BULUNMAMASI BERAAT SEBEBİDİR.

Yargıtay 15. Ceza Dairesi 16.12.2015 T. 2013/20381 E. 2015/32325 K.
Sanığın Antalya Sebze Halinde kabzımal olarak komisyonculuk yaptığı ve bu işle geçindiği, diğer sanık R.. D..’in katılanlardan almış olduğu sebze ve meyvelerden bir kısmını sanık F.. Y..’in iş yerine sattığı, sanık F.. Y..’in diğer sanığın dolandırıcılık eylemine katıldığına ilişkin soyut iddiadan başka sanığın mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil elde edilemediği ve bu itibarla sanığın beraati gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1.maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 16.12.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

Dolandırıcılık Suçunda Etkin Pişmanlık Var Mıdır?

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu m.168 gereği dolandırıcılık suçunda etkin pişmanlık bulunmaktadır. Soruşturma aşamasında yani dava aşamasına geçmeden önce şikayetçinin zararı karşılanırsa cezanın 2/3’ü indirilir. Eğer dava açıldıktan sonra hüküm verilinceye kadar şikayetçinin zararı karşılanırsa cezanın 1/2’si indirilir.

Etkin pişmanlık

TCK Madde 168

(1) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs (…)[71] suçları tamamlandıktan sonra ve fakat bu nedenle hakkında kovuşturma başlamadan önce, failin, azmettirenin veya yardım edenin bizzat pişmanlık göstererek mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen gidermesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisine kadarı indirilir.

(2) Etkin pişmanlığın kovuşturma başladıktan sonra ve fakat hüküm verilmezden önce gösterilmesi halinde, verilecek cezanın yarısına kadarı indirilir.

(3) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık gösteren kişiye verilecek cezanın, birinci fıkraya giren hallerde yarısına, ikinci fıkraya giren hallerde üçte birine kadarı indirilir.

(4) Kısmen geri verme veya tazmin halinde etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, ayrıca mağdurun rızası aranır.

(5) Karşılıksız yararlanma suçunda, fail, azmettiren veya yardım edenin pişmanlık göstererek mağdurun, kamunun veya özel hukuk tüzel kişisinin uğradığı zararı, soruşturma tamamlanmadan önce tamamen tazmin etmesi halinde kamu davası açılmaz; zararın hüküm verilinceye kadar tamamen tazmin edilmesi halinde ise, verilecek ceza üçte birine kadar indirilir. Ancak kişi, bu fıkra hükmünden iki defadan fazla yararlanamaz.

Dolandırıcılık Suçunda Hüküm Verildikten Sonra Etkin Pişmanlıktan Faydalanabilir Misiniz?

TCK m.168/2 gereği hüküm verilmeden yani ilk derece mahkemesi karara çıkmadan önce şikayetçinin zararının giderilmesi gerekmektedir. İstinaf ya da temyiz aşamasında şikayetçinin zararını gidermeniz ceza indirimi sağlamamaktadır.

Ceza hukuku konusunda yazmış olduğumuz diğer makaleler ve emsal kararlara bu yazının üzerine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Yorum yapın

2