Öğretmenlere Özel Okulda Çalışma İzni Verilmemesi Emsal Kararlar

ÖĞRETMENLERE ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINDA ÇALIŞMA İZNİ VERİLMEMESİ EMSAL KARARLAR

Özel Eğitim Kurumunda Çalışma İzni Alabilmek İçin Gerekli Şartlar Nelerdir?

5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununda Özel Eğitim Kurumlarında çalışacak öğretmen, yönetici ve personellerde bulunması gereken gerekli nitelikler düzenlenmiştir. 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununun 4. maddesinde özel eğitim kurumunda çalışabilmek için gereken şartlar düzenlenmiştir.

Özel Eğitim Kurumunda Çalışma İzni Alabilmek İçin Gerekli Şartlar

5580 Sayılı Kanun MADDE 4 – Özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olması veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartı aranır.

İlgili kanun gereği yukarıda belirtilen suçlardan mahkumiyet bulunması özel eğitim kurumlarında öğretmenlik yapmaya engeldir. İlgili maddede kovuşturma yani davanın açılmış olmasını engel olarak düzenlenmiştir ancak kovuşturma bulunması şartı bakımından Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları bulunmaktadır.

  • Anayasa Mahkemesi’nin 26/1/2022 tarihli ve E.: 2021/117, K.: 2022/10 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer alan “veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,” ibaresi anılan fıkrada yer alan “personelinde;” ve “dolandırıcılık, sahtecilik,” ibareleri yönünden iptal edilmiştir.
  • [Anayasa Mahkemesi’nin 28/9/2022 tarihli ve E.: 2022/76, K.: 2022/112 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer alan “veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,” ibaresi anılan fıkrada yer alan “personelinde;” ve “anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar” ibareleri yönünden iptal edilmiştir.
  • Anayasa Mahkemesi’nin 28/9/2023 tarihli ve E.: 2023/59, K.: 2023/164 sayılı Kararı ile bu fıkrada yer alan “veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması,” ibaresinin anılan fıkrada yer alan “gerçek kişi kurucularında,”, “personelinde;” ve “cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar” ibareleri yönünden iptal edilmiştir.

Yani hakkınızda yukarıdaki suçlardan kovuşturmanın bulunması özel eğitim kurumlarında öğretmen olmaya engel değildir. Ayrıca yukarıdaki suçlar bakımından soruşturma olması da bu konu hakkında aksi kanuni bir düzenleme olmadığından engel değildir.

HAGB KARARI ÖZEL EĞİTİM KURUMLARINDA ÖĞRETMEN OLMAYA ENGEL MİDİR?

5580 Sayılı Kanunun 4. maddesi gereği özel okulda çalışabilmek için kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezası ya da affa uğramış olsa bile Devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, Devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, millî savunmaya karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ve 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan ceza almamış olmak gerekmektedir.

HAGB kararı ise CMK uyarınca bir mahkumiyet hükmü niteliğinde olmayıp ilgili madde gereği özel okulda çalışmaya engel değildir. Ancak önemle belirtmek gerekir ki, İl Milli Eğitim Müdürlükleri terör suçlarından HAGB alınması durumunda 4. maddenin son paragrafında bulunan terör örgütlerine ya da Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti ya da iltisakı yahut bunlarla irtibatı olmaması şartını sağlamama gerekçesiyle izin vermeyebilmektedir. Bu husus dava konusu yapılabilir. HAGB alınması kişinin terör örgütüyle iltisaklı olduğu anlamına gelmemektedir.

Çalışma İzni Verildikten Sonra İptal Edilebilir Mi?

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Öğretim Kurumları Yönetmeliğinin 39. maddesinin 4. fıkrasında Kurumda görev yapan personelin Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan şartları taşımadığının sonradan tespit edilmesi hâlinde çalışma izni iptal edilir. hükmüne yer verilmiştir. İlgili düzenleme gereği çalışma izni verildikten sonra iptal edilmesi mümkündür.

Öğretmenlere Özel Okulda Çalışma İzni Verilmemesi Emsal Kararlar

Somut delille desteklemeyen istihbari bilgi özel okulda öğretmen olmaya engel değildir.

Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi GAZİANTEP. 4. İDARİ DAVA DAİRESİ 22.12.2022 T. 2022/4369 E. 2022/4333 K.
Şanlıurfa 2. İdare Mahkemesince; “davacının, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan Turgut Özal İlkokulu isimli özel öğretim kurumunda 31/10/2014 tarihinden 16/02/2015 tarihine kadar görev yapmak suretiyle müstahdem olarak bu kuruma katkı sağladığı ve 2014 yılı şubat ayından sonra adı geçen terör örgütüyle bağlantılı olan Bank Asya’da hesap açıldığı ve hesap hareketinin bulunduğu, ve Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve hâlleri işlediği anlaşıldığından, işlem tarihinde yürürlükte bulunan ve idare için bağlayıcı nitelikte olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21.07.2016 tarihli ve E.7783529 sayılı Genelgesi hükümleri doğrultusunda davacının çalışma izninin iptal edilmesinde mevzuata ve hukuka aykırılık bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, bu karara karşı davacı tarafından yapılan istinaf başvurusunun Gaziantep Dördüncü İdari Dava Dairesinin 28/03/2019 tarih ve E:2018/1440, K:2019/722 sayılı kararı ile reddedildiği, anılan bu karara karşı davacı tarafından yapılan temyiz başvurusu neticesinde ise Danıştay Sekizinci Dairesi’nin 13/06/2022 tarih ve E:2019/5030, K:2022/4034 sayılı kararı ile “davanın konusunun davacının açmış olduğu keman kursunun güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması nedeniyle kapatılmasına ilişkin Battalgazi Kaymakamlığı işleminin iptali istemi olduğu görülmekle birlikte; dava dosyasının incelenmesinden, davacının ve eşinin davacıya yapılan maaş ödemeleri karşılığında Bank Asya’da vadesiz mevduat hesabının bulunduğu, ancak kursun kapatılmasına gerekçe gösterilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması raporunun dosyada yer almadığı, davacı hakkında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin adli/idari soruşturma, kovuşturma bulunup bulunmadığı, dava açılıp açılmadığı, davacının kapatılan Özel Turgut Özal İlkokulu’nda müzik öğretmeni olarak görev yapmış olması nedeniyle çalışma izninin iptal edilip edilmediği, şayet iptal edilmiş ise sonradan çalışma izninin iade edilip edilmediği hususlarının araştırılmadığı, eksik incelemeye dayalı olarak karar verildiği” gerekçesiyle bozularak dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verildiği görülmektedir.

Uyuşmazlıkta, Dairemizce yapılan 18/10/2022 tarihli ara kararı ile davacı hakkında terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğuna ilişkin adli/idari soruşturma, kovuşturma bulunup bulunmadığı, dava açılıp açılmadığı, davacının kapatılan Özel Turgut Özal İlkokulu’nda müzik öğretmeni olarak görev yapmış olması nedeniyle çalışma izninin iptal edilip edilmediği, şayet iptal edilmiş ise sonradan çalışma izninin iade edilip edilmediğinin sorulduğu ve davacıya ait özel keman kursunun kapatılmasına gerekçe gösterilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması raporunun istenildiği, davalı idarece verilen 14/11/2022 tarihli cevabi yazıda, devam eden herhangi bir soruşturma ve iptal edilen çalışma izni bulunmadığının belirtilerek davacıya ait çalışma izninin dosyaya sunulduğu, 16/12/2022 tarihli cevabi yazı ekinde ise davacının bank asyada bulunan hesabına ait bilgi ve belgelerin sunulduğu, davacıya ait özel keman kursunun kapatılmasına gerekçe gösterilen güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması raporunun ise dosyaya sunulmadığı görülmektedir.

Bu durumda, davacının FETÖ/PDY ile ilişkili, irtibatlı veya iltisaklı olduğunu gösteren hiçbir somut bilgi ve belge bulunmadığı, davacı hakkında açılmış herhangi bir adli/idari soruşturma, kovuşturma olmadığı, davacının hesap hareketlerinin mutat bankacılık faaliyetleri sınırları dışında olduğunun ortaya konulamaması karşısında; davacının terör örgütü ile ilişkisi ve iltisakı bulunduğundan bahisle, davacıya ait özel keman kursu faaliyetine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne, Malatya 1. İdare Mahkemesi’nce verilen 11/04/2018 tarih ve E:2017/1658, K:2018/450 sayılı “davanın reddine” ilişkin kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline,

Kovuşturma bulunması özel okulda öğretmen olmaya engel değildir.

Gaziantep Bölge İdare Mahkemesi GAZİANTEP. 4. İDARİ DAVA DAİRESİ 08.11.2022 T. 2021/1754 E. 2022/3466 K.
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Diyarbakır ili, Kayapınar ilçesinde faaliyet gösteren Özel … Fen Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak görev yapmakta iken, anılan eğitim kurumunun milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ/PDY) ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle 667 sayılı KHK gereğince kapatıldığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın 21/07/2016 tarihli ve 7783529 sayılı Genelgesi uyarınca, davacının çalışma izninin iptal edildiği, davacı tarafından 04/07/2019 tarihinde Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne hitaben yazılan dilekçe ile hakkında yapılan ceza yargılaması neticesinde Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08/02/2019 tarih ve E:2018/639, K:2019/86 sayılı kararı ile beraat ettiği belirtilmek suretiyle lisansının ve çalışma izninin iadesinin talep edildiği, müdürlük bünyesinde oluşturulan komisyon tarafından değerlendirme yapılarak, Diyarbakır İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 20/07/2020 tarih ve 9604660 sayılı işlemiyle, davacının 17-25 Aralık 2013 tarihinden sonra da FETÖ/PDY terör örgütü ile bağlantılı olduğu gerekçesiyle kapatılan özel öğretim kurumunda görev yaptığından bahisle talebinin reddedilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama neticesinde; “davacı hakkında ‘FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma’ suçundan yapılan yargılama sonucunda Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 08/02/2019 tarih ve E:2018/639, K:2019/86 sayılı kararıyla beraat kararı verilmiş olmasının, davacının terör örgütü ile irtibatı veya iltisaklı olmadığı anlamına gelmediği, davacının 2008-2016 yılları arasında görev yaptığı okulların milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen yapı, oluşum veya gruplara ya da terör örgütüne üyeliği veya iltisakı ya da bunlarla irtibatı bulunduğundan bahisle Kanun Hükmünde Kararname ile kapatıldığı, yine aynı gerekçe ile kapatılan sendikada üyeliğinin bulunduğu, bu çerçevede davalı idarece davacının FETÖ/PDY silahlı terör örgütü ile irtibat, iltisak ve mensubiyet düzeyinde ilişkisinin olduğu şeklindeki değerlendirmesinin makul ve somut gerekçelere dayandığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş;

İstinaf talebi sırasında davacı tarafından Dairemize sunulan dilekçe ekinde Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin E:2018/639, K:2019/86 sayılı beraat kararı sunulmuştur.

Dairemizin E:2022/1800 sayılı dosyasında, 5580 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan hüküm değerlendirmeye alınmış ve Dairemizce Anayasa aykırı bulunması nedeniyle de 19/04/2022 tarihli ara kararı ile 5580 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması” ibaresi yönünden “Anayasa’nın 13., 38., 48. ve 49. maddelerine aykırı olduğu kanısına ulaşılması…” nedeniyle bu kuralın iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmuştur.

Başvuruyu inceleyen Anayasa Mahkemesince verilen 28/09/2022 tarih ve E:2022/76, K:2022/112 sayılı kararda; “4. Kural, özel öğretim kurumlarının gerçek kişi kurucularında, tüzel kişi kurucularının yönetim organlarında, kurucu temsilcilerinde ve personelinde; devletin egemenlik alametlerine ve organlarının saygınlığına karşı suçlar, devletin güvenliğine karşı suçlar, anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, milli savunmaya karşı suçlar, devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama, kaçakçılık suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar ile 11/10/2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun kapsamında işlenen suçlardan dolayı kavuşturma bulunmaması şartının aranacağını öngörmekte olup “…personelinde;…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar. …” ibareleri yönünden incelenmiştir. 5. Anayasa Mahkemesi, yakın tarihli bir kararında 5580 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması…” ibaresini, anılan fıkrada ver alan “…personelinde; …” ve “…dolandırıcılık ve sahtecilik…” ibareleri yönünden incelemiş ve söz konusu kuralla çalışma hakkı ve özgürlüğüne sınırlama getirilirken hedeflenen amaca daha hafif bir tedbirle ulaşılması mümkün olduğu hâlde daha ağır bir sınırlama aracının tercih edilmesinin gereklilik ilkesiyle çeliştiği, bu itibarla sınırlamanın ölçüsüz olduğu gerekçesiyle kuralı, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırı bularak iptal etmiştir (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022), 6. Belirtilen kararda ilk olarak anılan kural uyarınca özel eğitim personeli olarak çalışacak kişilerde, haklarında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından dolayı kovuşturma bulunmaması şartının arandığı, buna göre söz konusu şartı taşımayan kişilerin özel eğitim kurumu personeli olarak çalışabilmesinin mümkün olmadığı gözetildiğinde kuralla Anayasa’nın 48. ve 49. maddelerinde düzenlenen çalışma hakkı ve özgürlüğüne yönelik bir sınırlama getirildiği tespiti yapılmıştır. Bu tespitin ardından, temel hak ve özgürlüklere sınırlama getiren söz konusu kural, Anayasa’nın 13. maddesi gereğince sınırlamanın kanunla yapılması, Anayasa’da öngörülen sınırlama sebebine uygun ve ölçülü olması şartlarını taşıyıp taşımadığı hususları yönünden değerlendirilmiştir. 7. Bu kapsamda söz konusu kuralın yer aldığı fıkrada kovuşturma bulunmaması şartı kapsamında hangi suçların özel eğitim kurumu personeli olarak çalışmaya engel oluşturduğunun açıkça belirtildiği, bu suçların 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlendiği ve kuralda yer alan “…kovuşturma…” ibaresinin 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 2. maddesinde tanımlandığı gözetildiğinde kuralın belirli, ulaşılabilir ve öngörülebilir nitelikte olduğu ve bu yönüyle kanunilik şartını taşıdığı belirtilmiştir. (AYM, E.2021/117, K.2022/10, 26/1/2022 §§ 12, 16). 8. Anayasa’nın 5. maddesine göre kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamanın devletin temel amaç ve görevlerinden olduğu, doğrudan devlet ya da diğer kamu tüzel kişileri tarafından ya da bunların denetim ve gözetimleri altında sunulan kamu hizmetlerinin doğru ve güvenilir bir şekilde yürütülmesini temin etmek suretiyle kamu düzeninin gerçekleştirilmesinin kişilerin ve toplumun refah, huzur ve güvenliğini sağlamaya hizmet edeceğinin açık olduğu vurgulanan kararda, 5580 sayılı Kanun’un 6., 9. ve 11. maddeleri gözönünde bulundurulduğunda özel öğretim kurumlarında görev alacak personel hakkında dolandırıcılık ve sahtecilik suçlarından kovuşturma bulunmaması şartını öngören kuralın kamu düzeninin sağlanması biçimindeki meşru amaca yönelik olduğu ifade edilmiştir. (AYM, E.2021/117, K.2022/10, § 18). 9. Ölçülülük incelemesinde ise kuralla ulaşılmak istenen amaca, özel öğretim kurumlarına personel alımı yönünden ilgili makamlara takdir yetkisi tanımak ya da kovuşturma sonuna kadar bekleme yetkisi vermek: hâlihazırda görev yapan personel yönünden ise kovuşturma durumunun iş sözleşmelerinin askıda kalması hâllerinden biri olarak kabulü gibi daha hafif tedbirlerle ulaşılmasının mümkün olduğu, nitekim buna benzer tedbirlerin çeşitli meslek grupları bakımından mevzuatla düzenlendiği belirtilerek sınırlamanın gerekli, dolayısıyla ölçülü olduğunun söylenemeyeceği ifade edilmiştir. (AYM, E.2021/117, K.2022/10, § 22). 10. Eldeki itiraz başvurusunda Anayasa’ya aykırılığı ileri sürülen kural bakımından yapılacak anayasallık denetiminin konusunu da benzer şekilde, özel eğitim personeli olarak çalışacak kişilerde, haklarında anayasal düzene vc bu düzenin işleyişine karşı suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması şartının aranması hususu oluşturmaktadır. 11. Bu kapsamda itiraz konusu kural açısından da Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda anılan 26/1/2022 tarihli E.2021/117 ve K.2022/10 sayılı kararından ayrılmayı gerektirecek bir durum bulunmadığından kural, Anayasa’nın 13., 48. ve 49. maddelerine aykırıdır. İptali gerekir.” gerekçesiyle 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu’nun 4. maddesinin 9/5/2018 tarihli ve 7141 sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen birinci fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması, …” ibaresinin, anılan fıkrada yer alan “…personelinde…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar…” ibareleri yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verildiği görülmektedir.

Bu durumda; dava konusu işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 5580 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…veya haklarında bu suçlardan dolayı kovuşturma bulunmaması” ibaresi, anılan fıkrada yer alan “…personelinde…” ve “…anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar…” ibareleri yönünden Anayasaya aykırı bulunarak iptal edildiğinden davacının terör örgütüne üye olma suçundan devam eden kovuşturması bulunduğu gerekçesiyle çalışma izni talebinin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk; davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kabulüne, Diyarbakır 3. İdare Mahkemesi’nce verilen 02/02/2021 tarih ve E:2020/1086, K:2021/151 sayılı “davanın reddine” ilişkin kararın kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, davacının adli yardım talebinin kabul dilmiş olması nedeniyle ilk derece aşamasında ve istinaf aşamasında alınmayan toplam 481,40 TL yargılama giderinin davalı idare üzerinde bırakılmasına ve bu tutarın davalı idareden tahsili için ilgili birime müzekkere yazılmasına, 2577 sayılı Kanun’un 45. maddesinin 6. fıkrası uyarınca temyiz yolu kapalı olmak üzere (kesin olarak), 08/11/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

İdare hukuku alanında yazmış olduğumuz diğer makaleleri okumak için bu yazının üzerine tıklayabilirsiniz.

Yorum yapın

2